Sayfalar

2011-01-31

"Kostümsüz Kahramana"


Sen büyük kitleler üzerinde küçük ya da büyük etkiler yaratmayı seçmedin, hedefin tek tek insanlardı. Bireyler üzerinde çarpıcı etkilerin vardı. Zaman zaman sen bile şaşırdın, üstüne çok gitmedin çünkü fark edince bu etkiden sen bile korktun.


--Büyük bir lider miydin?
- Hayır..
--İstedin mi?
- Hayır..


İlgini çekmedi masa başında yazılmış söylemler. İnsan keyifli bir labirentti. Etkilerdin, alanına sokardın, incelerdin içindeki farklılığı keşfedince usulca geri bırakırdın. Sertlikle kabullendirmedin kendini, beni kabullen demedin, karşındaki olduğu gibi gelebildiği için sevdi seni...


Onların sana verdiği hani fi tarihindeki oyunlarda olduğu gibi her farklı kişiden ayrı bir cevher topladın, yep yeni bir maden... Hani şu hastalıklı bulduğun "Perfume" filmi vardı yaa aslında farklı bir versiyonusun. O kadınların kokusunu en muhteşem hazzı verebilen kokuyu elde edebilmek için çıkardı. Sen de insanların farklılıklarını keşfedip koyuyorsun sepetine. O bunu öldürerek yaptı senin yaklaşımın asla bu bencillikte değil aksine kişinin kendisine ayna tutup kendini keşfedebilmesini sağlayacak vericilikte. Sonunda her neye ulaşacaksın bilemiyorum, sanırım sen de bilmiyorsun ama bu haz sana özel...


Hep söylüyorum sana çevrende neden bu kadar negatif insan var? Yükleniyorsun farkında mısın? diye..
Sanırım artık sebebini çözdüm zaten bu kadar pozitif olabilmenin sebebi bu! Düşünsene çok pozitif insanın arasına girdiğinde;


- "Bu insanlar sinirimi bozmaya başladı, sıkıldım." dersin.


Seni pozitif yapan şey negatif insanlar, kutupların çekimi sanırım burada gerçek bir etki gösteriyor. Onları gördükçe sen daha olumlu bakma ihtiyacı duyuyorsun. Bu topluluktan farklı olmaya çalışma tutkusu değil pozitifliğin eksilerden besleniyor.




"Pacman" hatırlarsın belki bunu bir oyun olarak düşünürsen evet sen tam anlamıyla osun:) Senin oyununda sürekli güler gibi görünen bu sevimli karakter puanları eksileri toplayarak alıyor. Biz yemekten çatlayacağını düşünürken sen Level atlıyorsun.


Sevgili Hero şunu biliyorum ki en azından aşkını bunu yaparak yaşamak istemiyorsun. Ömrün boyunca en güçlü liderlerin bile duygularını hissettirmeden yönlendirebilen sen aşkını hero olarak yaşamak istemiyorsun... Üzgünüm ama çoğu zaman karşındakinin aşık olduğu hero....
Umarım bir gün kostümün olmadan sana aşık olan bir Hero ile mutlu olacaksın...


Tüm Level ları atlayıp, ne için savaştığını öğrenmen dileğiyle....
Sevgiler,

Ps: Bahsi geçen kahraman bayandır...

2011-01-03

İsyan ve şikayet

Deha Çokbağlan



Adından arabesk bir yazı beklentisi içine girdiğinin farkındayım ama amacım hiç öyle değil...
Birilerinin hamurunda vardır isyan, diğeri söylenmeyi isyan halinde feryat figan yapar, biri sadece aşktan yana isyan eder (ee zaten arabesk müzik bunun en güzel yansımasıdır), öbürünün isyanı eşitliktir, adalettir bencillik yoktur isyanında vsss...

Hamurunda isyan olan insana yakışır isyan, asil durur. Sessiz durduğunda bile gümbür gümbür bağırır aslında. Sessizlik uzun sürüyorsa bir süre etrafa bakılmalı ve kısa zamanda uzak diyarlara kaçılmalıdır. Ardından gelecek fırtına öyle bildiğiniz gibi olmayacaktır. Bu fırtına sadece etrafını değil kendini de yerle bir edecektir. Bu kötü müdür? Hıım eğer etraftakilerdensen dediğim gibi yaa kaç yaa sıkı tutun çünkü yerinde kalman çok zor olabilir. İsyankar sensen sorun yok..... Suyun içinde çok uzun süre kaldığında oksijenle ilk buluştuğun anı düşün, nefes nefesee ve sanki yeniden doğmuş gibi. Kendine gelişin biraz kanlı olur ama üzülme isyan etmeye başlaman doğru yolda olduğunu gösterir.

Söylenmeyi isyanla karıştıranlara gelince onlar da pek keyiflidirler dışarıdan izlediğinde tabi sana değilse:) Yaz olur sıcak diye güneşe küfreder, kış olur soğuk diye söver. Gömlekle kavga eden insan tipidir. Evet evet denilip, acil bir yere gidilmesi gerekliliğini insana şiddetle hissettirirler.

İçerik ile ilgili beni 3 şeyin korkuttuğuna karar verdim;
Asil isyancının durulması, durgun insanın isyan etmesi ve daimi şikayet eden insan ile geçen bir hayat.... Kaçıyorum ardımdan mümkünse mail atmakla yetin;)

PS: Buraya bir isyan şarkısı koymak isterdim ancak şu an ne dinliyorsam sanırım onu dinlemelisin:) Link burada.


Matematiği seviyorum ama rakamlarla olmayanı..






Empati kurmanın da bir hastalık olduğunu düşünüyorum diyerek konuya göbeğinden başlamaya karar verdim.



Her şeyin fazlasının zararlı olduğunu söylerler yaa işte bu da öyle...
Önce ufak bir yolculuğa çıktım "empati nedir?" diye.



"Empati, bir insanın, kendisini karşısındaki insanın yerine koyarak onun duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlamasıdır."



Çoğumuzun bu konuda berbat olduğunu düşünüyorum ama bunu kabul etmeyenler benim için tartışılmaz daha berbat. Şöyle bir çevrende gözlem yap tabi ki bunu yaparken bir odaya 20 kişiyi doldurup gözünü ayırmadan onları izlemen sinir bozucu olabilir. Sen şimdi o 20 kişiyi doğal yaşam ortamına geri at :)ve izle, doğal gözlem yap.

Aslında çok uzağa gitme şöyle bir kendine bak.
Hatırlıyor musun iş yerinde bir kadından bahsedip duruyordun? Kadınının iş konusunda çok acımasız olduğunu, erkeleri arada kayırdığını ama kadınları görmezden geldiğini hatta hata yaptıklarında cırıl cırıl bağırdığını anlatmıştın. Aradan zaman geçti öğrendin ki kadının babası onları bir kadın yüzünden terk etmiş ardından eşi tarafından da ihanete uğramış. Eee ihanet üstüne ihanet ve suçlunun kadınlar olduğunu düşünen bir çocuk, bir anne, bir eş... Öğrenince üzülmüştün haniii o çantanı yerlere atıp deli gibi bağırdığın kadına. Bu onu haklı gösterir miydi tabiki "hayır" en nihayetinde onun da yaptığı zulümdü. Sanırım bunları öğrenmiş olman en azından farklı bir pencereyi daha sana araladı çünkü sonrasında kurduğun cümleler daha onu anlamaya yönelikti sadece yerden yere vurup çiğnemeye değil.

Empati kuramayan insanın ayaklı "eksi" olduğunu düşünüyorum, negatiflik verdiği nefesin içinde bile var.

Hayata kaç pencereden baktığın seni ilgilendirir. Bilirsin ki ne kadar çok penceresi olan bir odan varsa o kadar çok aydınlıktır odan. Sen karanlıkta tek bir yeri görmek ve ömrün boyunca anlayışsız olmayı seçiyorsan dediğim gibi seçimlerinle benden uzakta mutlu olmanı dilerim:)

Gelelim bir diğer soruna pencere açın derken cam bir evde oturun demiyorum. Işığın çok fazlasını alırsan etrafı görememen mümkün... Empatinin fazlası da böyle bir sonuç doğurur. Bu yokluğu gibi çok fazlası da zararlı olan bir hastalıktır.

O kadar çok insan dinler o kadar çok hayatı ile bağlantı kurmaya çalışırsın ki bir yerden sonra tepkilerini yitirmeye başlarsın. Çünkü hep anlamaya çalışırsan hep anlayış gösterirsen bir bakarsın senin doğruların ve gerçeklerin gün ışığında kaybolmuş......

Sonunda karar verdim empati karşılıklı olmalıymış:))


İletişimin matematiği olur mu?

Evet sonucu vardır hatta bir tane de değildir. Hangi yöntemi kullanacağın ve nereye varmak istediğin senin elindedir. Sonucunu belirlersin ve yeterince iyiysen tek yöntem deneyerek ulaşırsın. Unutma binlerce teori üretebilir, yepyeni yöntemlerin isim sahipliğini yapabilirsin...

Ömrümce matematiği sevmediğimi söyleyip durdum yazımın sonuna geldiğimde fark ettiğim şey benim matematiği değil beni çok seven rakamları sevmediğim. Ömrümce telefon numaralarını hemen ezberleyen, şuraya buraya bilmem kaç km'dir diyen, parasını sayan, yüzdelerle konuşan bir insan olmadım. Bildiğim şey bunları kullanıp konuşan insanlardan daha inandırıcı olduğum!... 
Matematiği seviyorum ama rakamlarla olmayanı;) 

Ps: Ruhumuzu LİNKLE biraz temizleyelim mi....