Sayfalar

2011-08-15

Madem hava yağmurlu...


"Bu sabah yağmur var İstanbul'da" diyerek pek bir klişe ama bir o kadar da sevdiğim bir şarkının sözlerini hiç utanmadan kullanarak başlayacağım...

Biliyorsun bugün fazlasıyla çaresiz olduğum bir konudan dolayı mutsuzum... Her zaman ne deriz "show must go on" şimdi de olduğu gibi... Pek olmuştur saçma sapan ağlarken güldüğümüz ya da gülerken ağladığımız... Bunun sadece mevzunun aşk olduğu çerez muhabbetleri olmadığı da ikimizce aşikar...

Bugün yine kahkaha ile ağladığımız günlerden biri olsun diyorum, eminim bu mis yağmur kokusu eşliğinde yazı kendi kendini doğuracaktır.

Yağmur zamanları aklıma çok geliyorsun. Hatırlar mısın bir gün geniş geniş romantik komedi sabun köpüğü takibi kolay bir film izlerken dönüp bana "yağmurlu havaları çok seviyorum" demiştin. Tabii ki ben uzun bir süre neden diye sormadım, çünkü bilirsin "dinliyor muyum acaba?" diye sorulan sorular inadına dinlememe hissiyatını bende doğuruyor. :) Neyse huyumu bildiğinden "neden?" sorumu beklemeden devam ettin, "eski sevgilim gezmeyi çok sever, hava yağmurlu olunca evde olduğunu düşünüp rahatlıyorum.
"Yağmur üzerine yazılmış bunca şarkı, çekilmiş fotoğraf, yapılmış resim, filmlerdeki bilmem kaç yüz romantik yağmur sahnesi, şiir, teması yağmur olan ya da yağmur bir tarafına değerli bir süs gibi işlenmiş tüm sanat eserleri anlamını yitirmişti çünkü ne yaparsam yapayım artık bu söylem belleğime kazındı...

Aklıma çocukluğumda yaptığım bir şey geldi bunu anlatmış olabilirim sana, hani annemle otobüsteydim belki ilk okul zamanı.. Üsküdar'a gidiyorduk ve ben şarkı söylemeye başlamıştım birden bire, ama bir saniye o an için çok anlamlıydı. 
"Üsküdar'a gider iken aldıda bir yağmur.." Hatta ufak çapta potpuri yaparak yağmur yağıyor seller akıyor arap kızı camdan bakıyor.. Üsküdar'a gidilen yağmurlu bir hava için gayet uygundu kabul et :) Demek ki çocukluğumdan kalmış bu abuk sabuk zamanlarda durum anlatan şarkılar bulup patlatma yeteneğim. Tabi bu ses ile yetenek olduğu tartışır ama ortada bir emek olduğu için saygı duyup itaat etmeni bekliyorum:))

İstanbul'da yağmura çok lanet ettiğim günler olmadı mı tabii ki oldu. Gerçekçi olalım... Yıllarca Anadolu Asya arasında  sabah toplu halde, birbirine yapışık giden zombilerle sabah gidip akşam dura kalka eve döndüm. Yağmur varken olay daha da korkunçtur. 3 saatte gidilen iş geriye dönüp bakıldığında slow motion çekim yapılmış gibidir, ortaya çıkan film yarım saatlik yolu 3 saatte alınca yüzyılın insanlığa zarar yeni hastalığını anlatmaktadır.
"trafik işkencesi"
Birine uyuz mu oluyorsan bir sakinleştirici atıp yağmurlu havada hadi karşıya geçelim de. İnanın sonunda pes ederek ayaklarına kapanacak hatta bir de kaza olmuşsa kesin sonraki hayatında dönmeyi kabul edersen kölen olmayı kabullenecektir.

Peki o zaman düşünelim... "Yağmurlu havada yapılabilitesi olan neler var?"

* senin açılımın :)
Harika açılımından dolayı ilk sıraya koymak istedim; eski sevgilinizin yağmurlu havada yapacak bir şey bulamadığını ümit ederek ohh o da gezemiyor diyerek kendi kendine sersemce sırıtır huzur yastığından diğer bir huzur yastığına atarsın kendini. Özür dilerim dostum ama ufak bir şey takıldı aklıma o tek yaşamıyor muydu?? Evde tek olduğunu nereden biliyorsun?... 
Bingo, bugün de bir sersem gülümsemenin sonuna geldik, sonlanmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz.. 
Ahh ne demek her daim yanındayım:p


* park yürüyüşü
Yaz yağmuru ise bahsi geçen en yakın parkta yürümek. Hava mis gibi toprak kokar, yapraklar çiçekler ıslanmış olduğundan daha bir tazedir. Bak bana mesela İstanbul'un en düzenli ve güzel parklarından birine Özgürlük Parkı'na çok yakınım, sor bana Yağmurda bir gün yürüdün mü? diye.. 
Hayır:).. 
Bu tavsiyemin sıkıcığından değil, inan oyuna getirmeye çalışmıyorum seni sadece ben yürürken kalabalıkta kaybolmayı sevenlerdenim.


* ve bir anda dekor yukarıdan inerek ve değişir.. Kalabalık bir caddede yolda yürümek.
Dedim yaa kalabalıkta kaybolmayı severim, ıslanmayı, yürürken düşündüklerini tahmin etmeyi, belki boş boş kendime dalmayı. Bazı insanlar yalnızken düşünebilirken ben kalabalıkta da bunu keyifle yapabiliyorum. İstanbul gibi bir yerde yağmurlu havada, kalabalıkta yürürken can güvenliğini korumak için temkinli olmalısın. Renk renk desen desen şemsiyelerin hakim sürdüğü mesela Bağdat ya da İstiklal caddesi gibi bir yerde yürürken inanın atağın nereden geleceğini anlayamayabilirsin. Tavsiyem şemsiyeni tutan arkadaşının kesinlikle senden uzun olması. Tepende çatı var gibi olduğundan yağmurun yağdığını hissetmediğin gibi ayrıca seni şemsiye yaralanmalarından da koruyabiliyor. Tühh sanırım yağmurlu havalarda neden pek görüşmediğimizi anladın.. Bazen blog yazmamam gerektiğini kabul ediyorum ok...


* yağmurda ıslanarak yürümek..
Bu ayrı bir kategori ayrı bir fantezidir. Senin seçimin genelde bu yöndedir ama nasıl:)))
Romantik seçimlerden biri kabul, hatta tshirtün beyaz ise bir çoğuna göre çekici bir seçimde olabilir ancak dediğim gibi seninkiler aslında gerçekten seçim değildir. En son hangi caddedeydi o yağmur magandaları tarafından ıslatıldıktan sonra ağzının içinden su çıkardığımız... Şehirde yürürken arabanın sıçrattığı(yıkadığı) sokak suyuyla boğulma tehlikesi atlatan ender insanlardansın. 
Şimdi seni rezil ettiğimi düşünme benim başıma da tentede biriken suyun  şakır şakır indiğini yanılmıyorsam sen görmüştün. Tanrım üzerimde yeşil bir ceket elimde de sıcak çikolatam ile bir anda dünyanın nasıl tersine dönebildiğine yakından şahit olmuştum. Bir kaç saniyelik uzaylılar beni almaya mı geldi acaba bakışından sonra anladım ki dünyadayım ve yaşıyorum, sonrasında elmacık kemiklerimiz ağrıyana kadar gülmüştük. Ne mi yaptım?? Tuvaletinde saç kurutma makinesi koyan cafeleri seviyorum diyelim;)

* en sevdiklerimden biri geliyor film izlemek
Pek bir keyifli bu aktivite için biraz abur cubur(mısır, dondurma, haribo, sıcak soğuk içecek tercihe göre pizza), bir kaç türde film, battaniye, oturduğun yerden kalkmamak için kumandalar, özellikle benim tercihim gerilim filmlerinde elde oynanacak bir oyuncak, çok ses çıkarmayacak bir arkadaş olabilir. Telefon kesinlikle sessize alınmalı birbiri ardına izlenen film türlerinden etkilenen ruh hali değişkenlik gösterdiğinden gün içinde bir  kaç kere seni arayan insanın üzerinde kalıcı ruhsal izler bırakabiliyorsun. Film sayısı ve türü 4'ü geçerse göz seyirmeleri başlayabilir ve geri kalan hayata disosyatif(çoklu kişilik bozukluğu) ile devam etmek zorunda kalabilirsin. Beklenmeyen sonuçlarda lütfen doktorunuza başvurunuz (hayır filmde yakışıklı olan gerçekte doktor değil:)  

* bunalım
Oooo yağmur bunalımı güzeldir. Benim kafama göre şöylee jazz ya da chill out bir şeyler olabilir ama sen mesela slow popüler müzik mi denir, ne denir? ondan dinlersin işte. İşte daha hafif, ruha iyi gelen bir müzik açılır gelecek zanlıdır geçmiş ise zaten mahkumdur ancak yine de arada açıp işkence edilip tadı çıkarılmalıdır. Ben genelde müzik eşliğinde uyuya kalırım, seni bilmem:)

* play station
ee madem evdeyiz oyun vakti oyun partisi vermek için zamanlama uygun. Pizza söylenir arkadaşlar eve çağırılır. Artık nereden dem vurulursa keyifle başlanır oyuna...

* sevdicek..
Güzel bir yemeğe çıkmak için romantik bir zamanlama olabilir mi ne dersin? Önce arabada biraz gezilir sonra belki sinema ardından alışveriş yapılıp eve gidilip leziz bir yemek yapılır. Yağmurlu bir havada yeniden dışarı çıkmak istenmeyeceğine göre gerisi sana kalmış;)

*kitap, internet, kahve üçlemesi..
Bu içleme tabiki türevleri ile genişletilebilir. Yeni alınmış, kapağı henüz açılmamış bir kitap ya da dergi (mizah dergisi de olabilir(tercihim uykusuz)) okunabilir. Kafi miktarda okunulduğu düşünüldüğünde internete bağlanılıp farklı siteler keşfedebilir ya da evi tercih eden arkadaşlarla laflanabilir ee yanında çay, kahve de fena gitmez. Bana fena gider keza çarpıntı yapıyor:)


* al bundy 
Pek sevdiğimiz şu dizinin (Married... with Children) kahramanı sevgili Al Bundy'nin yolu da yağmur için güzel bir yoldur. Bilen bilir bir durumu vardır ki, "işte huzurlu erkek" dedirten türdedir. 



* vapur
Aklına gelmediğini biliyorum ancak okul sebebi ile vapur yolcuğunu her havada yapmış olmama rağmen nedense en çok yağmurlu havalarda sevmişimdir. Uzaktan görüntü de çok hoştur, martılar nedense özellikle yağmurlu havalarda vapurların totosunda uçuşup dururlar. Şehr-i İstanbul'u yağmurda vapurdan izlemek ayrıcalıktır ki beni de her daim hüzünlendirir. Açık konuşayım motor risklidir. Okula yetişmek için acele ile binilen motorda içerde yer bulamadığınızdan - ee hadi dışarıda oturayım derseniz, iç çamaşırınıza kadar ıslanıp, gürbüz tertemiz bir çocuk olarak görenleri şaşkınlıkta bırakacak ancak kıskandırmayacak tatlılıkta hayatı selamlayabilirsiniz.

* fotoğraf çekmek
Özel zevklere pek girmek istemedim ancak hobin olmasa bile bence denemelisin.. Bulutlu hava ışığın güzel olduğu fotoğraf için uygun havalardır. Dandik bir makinen olsa bile çıkıp bir iki kare yakalama kabiliyetinin de olduğunu var sayıyorum, saymak istiyorum :)

Bir anda aklıma gelenler bunlar tabiki kendime özel seçimlerimde var ama her şeyimi de seninle paylaşırsam sıkıntı olabilir...

Ps: Ah ah söylemeyi unuttum yukarıda bulunan tüm alternatifler tatil günleri için. Bilinen bir şey var ki "iş zamanı iş yapılır" kafanı bunlarla yorma;)
Yazının sonuna geldiğimde gerçek hayat bir anda bir tokatla beni güne döndürdü. Eskimom ve küçük devim sizi seviyorum... Bu yazımda konabilecek yüzlerce şarkım olmasına rağmen...

0 yorum:

Yorum Gönder