3 yaşındaki yeğenime kocaman bir tahta almışlar üzerini çizip boyaması için, başlarda minik sarı yamyamım tahtayı boyamış boylu boyuncaa..Hikayenin gerisinde tabii ki kendisi yerinde durur mu durmaz başlamış koltuk, halı en son da çoraplarından yüzüne geçmiş. Ablacığım kendinden geçerken ona telefonu kapatmasını, bir kalemde onun eline alıp onun yüzüne kedi bıyığı çizmesine izin vermesini kendisinin de bizim yavruya çizdirmesini söyledim...
İyi de bundan bana ne diyebilirsin :) Hepimiz bu kurallarla yaşamadık mı diye düşündüm kendi kendime.. Yasaklarla!!
Çizgileri taşırmayarak, çizgilerden taşmayarak...
Şimdi düşünüyorum da sen çocukken boyama kitaplarının çizgilerini yeni bir kıta keşfedercesine taşırıp yep yeni beyazlıklara yelken açardın. Seni daraltmaya çalıştıkları çiçekler, evler, kuşlar, arabalar bir anda yanına senin hayalinden çizdiğin benim bir şeye benzetemediğim ama sende hayat bulan canlı, cansız bir şeylere dönüşürdü ve birileri gelip hep hayır bu boyama kitabı, resim çizmek istiyorsan resim defterin burada derdi...
Sen isyan ettin ve devam ettin, diğerleri ise resim defteriyle devam etti :)
Kural koyucunun hayatta hep kendin olmasını isteyen sen, çocuk yaşlarda başladığın isyan günlüğünün ilk tümcelerini kurmaya başlamıştın bile... Hayatta da öyle oldu sonrasında yaratıcı, kendi kuralları ile dimdik duran sen ve sürekli resim, resim defterine çizilir diyenler...
Şimdilerde çok iyi anlıyorum ve yanındakine bakarak bir işe girişen insanın sonrasında kendi çizgilerini çizmeye başlamasından haz duyuyorum...
Resim yaparken gökyüzünün bugün yeşil olmasını istiyorum söyleyen yeğenime gökyüzü mavi olur ama sen yeşil yapabilirsin diyorum, fotoğraf çekerken altın kuralı dikkate almıyorum zaman zaman, test çözerken sorulara sonundan başlıyorum vs.... Anlayacağın zaman zaman hayatta doğru bildiklerimi yapmıyorum! Artık büyüdük.. Sebebi isyandan değil, sınırlar kendi sınırlarımız; deneyim edip sevmediğimiz şeyleri kendimizi maruz bırakmamak sadece...
Bir filmi izlemeden film eleştirilerini okumamaya da başladım son zamanlarda. İzledikten sonra okuyorum. Çünkü benim gözlüklerimle, yaşanmışlıklarımla kim benim gibi yorumlayabilir ki izlediğimi... Farklı bir cümle yakalayıp bir yere bağlayıp gözlerim dolarken yanımdakinin kahkahalarla güldüğü çok oldu. :)
Farklılıklar hep güzel geldi bana.. İyi ya da kötü kendini kendi gibi ifade edebilen isyanlar ve tabii sonrasında üretebilen. Pek çok zaman üretmeden sadece eleştiriyi ve yasakları kendine iş haline getirmiş insanların yaratıcıklarının, duvarın kenarına çöp atıldığında duvara "buraya çöp döken...." ile başlayan küfürler yazanlardan farksız olduğunu düşünmüşümdür.
Okula yeni başlayan diğer bir yeğenimin 1. sınıfta yaratıcı drama dersi aldığını öğrendim. Sanırım biz dramayı acemice yalan söylemeye çalışırken öğrendik onlarsa artık okullarda öğreniyor.. Cin Ali artık koleksiyonellerin topladığı değerli parçalar haline gelirken onlar dağları ovaları üç boyutlu maketlerden, kendi vucütlarını dokunduğunda işlevini anlatan organların olduğu oyuncaklardan keşfediyor... Hayal gücünü konuşturan, iyi gözlem yapabilen ve kendinden katacak bu çocuklar ileride hayatta kendi imzaları ile ilerleyebilecekler. Hayal güçlerini dillendirebilecek, somutlaştırabilecekler.
Amacı sadece çizgilere basmak değil, yeni çizgiler ekleyerek kendinden bir şeyler katan insanları seviyorum artık amacı sadece çizgilere basıp isyan edip ettirenleri ise değil..
Ps: Vakit bizlere dayatılarak takılmış başkalarının gözlüklerini artık çıkarıp belki bir kaç kez değiştirerek en sevdiğimizi kullanma vaktidir... Bakalım çanlar kimin için çalacak ;) Şarkımız Link'de ve beni benden alanlardan....
1 yorum:
Güzel ... :)
Yorum Gönder