2013-09-04
Bazı Doğrular Çift Yumurta İkizidir..
Lokum gibi bir Yaz akşamının çok esmeyen, seven akşamlarından biriydi, açık havaydı.. Anason kokusu mağlum sebepten havayı kaplamıştı.
Çoğullaştırılmış doğrulara inanan biri için yatırıldığı masa sadece kafasını sağa sola çevirip dinleyip anlamaya çalıştığı bir tartışma stüdyosu gibiydi. Fikrine, duruşuna saygı duymadığı insanı zaten dinlemezdi, anlamaya çalışıyordu, kaçırmamaya.
Herkes kendi doğrularını anlatıyordu biri rahatlıktan, biri geçmişin yükünden, diğeri insanları umursamamaktan belki ama onunla ilgili görmedikleri bir şey vardı derinlerde olan…
Anlamaya çalıştığı onun doğrusunun başkaları ile aynı olmasının neden istenildiğiydi. Farklılıklarını düşündü herbirinin; biri rakıyı su koymadan içerken, diğeri içine suyu buzu basardı, bakardın yüzlerine çıkan sonuç aynı..
Masadakilerden biri güzel bir şey söyledi “huzurla mutluluk farklı kavramlardır, huzur olmadan mutlu olabilirsin” aynen öyle doğuştan gelen bir huzursuzluk vardı kızın içinde belki de ölümünde son nefesi ile havaya karıştıracaktı onu. Mutluluk ise büyüklü küçüklü matruşka, boy boy desen desendi dünyasında.
"Ben bundan besleniyorum dedi kız" birden ki içten gelen bir sesle, doğruydu hayat içinde farklılıklarıydı ki zaten onu ayakta tutan. Yanındaki gibi gülmediği için, aynı çileği yiyerek aynı tadı almadığı, aynı yorumu yapmadığı için mutluydu. Gözlerini kapattığında çevresindeki çeşitliliğin sesini dinlemekten mutluydu, sözcükler kafasını kaldırıp yağmura ağzını açan bir kızın yüzüne düşer gibi düşüyordu.
Evet besleniyordu kız; uyurken beyaz bir duvar düşünmeyi, geceleri uykusuzluk çekerken jazz dinleyip doğuştan gelen çatışmasını dindirmeyi seviyordu. Bazı geceler rock çalan bir yerde kulaklarını içine bile kapatmayı ve duymamayı, Türk sanat müziği bir şarkının sözlerinin naifliğini üzerine alınarak döne döne dinlemeyi belki..
Besleniyordu, konuşmayı bırakmak istediği yerde bırakmayı, susarak sadece fotoğraflara bakmayı saatlerce tasarım ile uğraşmayı, bir iki gün kimseyle görüşmeyip kendinde kaybolmayı…
Doğrular çoğuldu kızın dünyasında, masada susulan konu ise her düğüm çözülmek için yaratılmamıştı, bazıları düğüm olarak en orjinal duvar süsü olabilirdi meselaaa… O sonunda ovaya varmak isterken belki sen bir ömür farklı yamaçları gezmek isteyecektin, onun varmak istediği aydınlık senin varmak istediğin ışık hassasiyetinden kaynaklı karanlıktı olacaktı belki… Aynı yollardan yürüyebilir, gülebilir, omuzlarını birbirinize sunup hüzünlenebilir, çimlerde yalınayak yürüyebilir, bir bardağa aynı kamışı daldırabilirlerdi ama masada evet konuşulmamış bir şey vardı tüm bunları yaparken hissettikleri birbirlerinden çok farklıydı, sonunda çıkmak istedikleri yollarda.
Güzel bir Yaz akşamıydı, içten güzen yüzler ve anason kokusu vardı…
Kız kendi kendine mırıldanarak doğrularımı tekilleştirme sadece rehayamı kokla, beni sev dedi… Çünkü biliyordu bazı düğümler çözülmek için değildi…
Ps: Eylül ayının geldiğini artık rüzgarla üfleyerek camlara vurdurduğu dalların tıklatmaları ile anladığım şu günlerde "kim o" demenin vaktinin geldiğinin farkındayım... Farkında olmadan kulağım yine Ortaçgil'e kaymış şu an ne çalışıyorsa Link'de ve sana..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder