Mart ayından beri yazmadığım bloguma yine "Merhaba"..
Yorgunluğun verdiği etki ile afişinden geyik bir romantik film karşısında uyuyakalmaktı amacım ve seçimim "Remember me" oldu. Yanılmışım, yani sabun köpüğü olduğu konusunda..
Afişinde şu vampir serisi filminde oynayan çocuk vardı "Robert Pattison", ön yargı işte hangimizde yok ki. Filmin başlarında evet işte bu demiştim; çocuk kız için bahse girer, su ile yapılan klasik öpüşme ve devamı ile Amerikan filmi flörtöz sahneleri...
Film ilerledikçe başka bir şey oldu, derinleşti. Sığ sularda yüzerken kendimi birden derinlerde zevk alırken buldum; dalıp dalıp çıkıyordum.
Filmin içinde aşk vardı evet hatta Amerikan başlayan aşk boyut kazanmıştı. Resmen aşk vardı! Kokusuna ait olunan hem de.. En çok kadın sırtüstü uyurken sırtına düşen ışıkla ellerinin gölgesini kuş yapıp uçurduğu sahne kaldı bu aşktan aklımda..
Afiş seçimi filme haksızlık olmuş, çok film için söylemem bunu hatta bazı afişler filmi sattırır bile.. Tumblr'da da arattığımda karşıma yine yakışıklı beyefendinin kalpli saçma salak fotoğrafları çıkıyor halbuki film çok daha derinlerde.
Peki aşktan başka ne var ki ayrıca etkileyen? Aile ilişkileri... Babalar ve çocukları, yavan gelir Amerikan filmlerinde genelde böyle ilişkiler bu sefer etkileyiciydi yani en azından beni etkiledi.
Adı Remember me ama hep olduğu gibi Türkçe'ye keyfim bilir şeklinde Beni Unutma olarak çevrilmiş.
Filmin 11 Eylül'e bağlanacağını asla tahmin bile edemezdim; beni şaşırtan şeyleri hep sevmişimdir. Amerikan filmleri genelde alttan kendileri ile ilgili bir mesaj verir ve evet gözüne sokarak yapar bunu. Biz iyi insanlarız, dünyayı kurtaran özel ajanlarımız var, çoğunluğunda bir sahnede kesin bayrakları olur mesela. Bu filmde de sonu göze sokulmuştu evet ama hiç rahatsız etmedi, doğru zamanda oldu..
11 Eylül ya da başka bir saldırıda hayatını kaybetmiş biri... Hangimiz bugün başımıza ne geleceğini biliyor ki? Olağan, sıradan hayatlar, bunalımlar, sıkıntılar, çelişkiler, süründüren aşklar... Gündelik hayat işte kimin ne yaşadığını bilmeden oturduğumuz vapur koltukları, bilet kuyrukları, market sıraları.... Hep uzaktan bakıp "benim başıma gelmez" diyoruz ya, demeyelim...
Hep yarın için yaşayanlara üzülecekleri bir haberim var, yarın olmayabilir.. Hoyratça kırdıkların, cimrice kendine sakladığın seni seviyorlarım, mutlu olabilecekken dibine gömüldüğün kasvet, bunalım; mücadele vermediğin ilişkilerin ki hep kayıpların... Dibini görmek mi istiyorsun? O halde gör bakalım!..
PS: Hee bu arada filmle ilgili bir iki yorum okudum ve ilk defa sıkılıp kapadım, kimin ne düşündüğü umurumda değil çünkü ben beğendim. Filmden alıntı şu söz twitterda hep önüme düşer dururdu ve şimdi daha da anlamlandı;
"Parmak izlerimiz, dokunduğumuz hayatlardan silinmez."
Şarkımız birkaç gündür ara ara dinlediğim olsun ki şu an yine dinliyorum mesela Link'te...
0 yorum:
Yorum Gönder