2010-10-10
"İtinayla Karıştırılır"
Bu sefer her zaman yaptığım gibi söyleyeceklerime sonundan başlamamaya kararlıyım. Karar verdim toz bulutundan başlangıcım:) Hııımm tamam korkma, o kadar geriye gidersem bu kadar daldan dala konan bir insan olarak bu güne asla gelemem, eminim bu kayboluşu seninde benimde bünyemiz kaldıramaz.
Çocukluğumda annanemin evini karıştırmakla başladı kaybolma maceralarım... Annanem yaş gereğince canım ülkemin yokluk zamanlarını devre devre görmüş geçirmiş bir kadındı. Evinde bir odada bir ailenin neredeyse aylarını geçirebileceği erzak vs.. olurdu.
Bu vs. içinde peçeteler vardı ne alaka inan halen bende bilmiyorum. Herhalde vakti zamanında ruhsuz düz peçetelerden kurtulup renkli, desenli peçetelerin piyasaya çıkması coşkusuyla küçük kadınım toplamıştı ne bulduysa. Hatta onda kaldığım zamanlarda başladım peçete koleksiyonuma, onunkileri aşırmakla macera başladı ama üstüne bende çok güzel parçalar eklemiştim. Kim bilir hangi zamanda nerede yitirdim o koleksiyonumu.. Vayy bea kayıplara yeni bir kayıp eklendi bak, yazarken geldi aklıma:)
Hatırla seninde vardı koleksiyonun, hıım kim bilir neydi?? Misket, turbo sakızından çıkan araba kağıtları, çizgi roman, üçgen renkli küçük kolonyalar kim bilir neee... Şimdilerde her şey gibi çocukların biriktirdikleri de değişti tabi bknz; ölü mouse:))
Neler olmazdı ki başka o evde, gizli gizli karıştırırdım bende daha heyecanlı olurdu... Eski acayip gözlükler, oyuncaklar, dedemden sizli bizli mektuplar, anılar, şiirler, kim bilir hangi zamandan kalmış süsler, eski SeS dergileri ohoooo bir çocuğun eşeleyip duracağı, hınzırca gülümseten neler nelerrr..
Eskiden uzuuun zamanlar geçirirdim Nezih kitabevinin alt katında, (gerçi şimdi onlar da yana doğru hacim kazandığından kitap bölümü artık üst katta) Annanemin evinde gibi hissederdim kendimi. Kitaplar, dergiler, boyalar, oyuncaklar... Kendimi güvende hissederdim. Tabi çalışanların gelip yardım etme taleplerini gizlice karıştırıyormuşum gibi ürkerek verdiğim tepki de ayrıydı tabi... Çıkarken genelde bir şeyler alırdım, tabi o kadar karıştırdım:) Kitap alırdım ya da bu kadar uzun zaman geçirince güzel albümleri dinleme olanağı bulursun ki eskiden öyle popüler şeyler olmazdı bunlar.. Çıkmadan bir çalışanın yakasına yapışır "Bu çalan albüm nedir?" diye sorar satın alırdım.. Herhalde bundandır değişik bir müzik zevkine sahibim:)
Bir devre bıraktım, sonrasında DNR'ı keşfettim ya da keşfettirdiler... Benim için orası soğuk, alışveriş merkezi kitapçısıydı. Annanemin sihirli evinden çıkmak benim için güçtü ama artık dünyaya açılmalıydım:) DNR'a yanımdakilere uyum sağlamak için taze gelin gibi kenardan köşeden burun kıvırarak girmeye başladım. Sanki kitaplar eskisi gibi benim karıştırmam için konulmamıştı. Herkes bir yere dağıldığında müziği duydum ritim tutmaya başladım, hıım ritim vardı ama hala soğuktu... Sonra her şeyin yerini öğrenmeye başladım ama halen dokunmuyordum veee filmler gözüme çarptı... Dayanamadım tabi ki karıştırmaya başladım.. Şimdilerde geniş bir arşivim var:) Anlayacağınız önce güzel bir müzik koydu, ardından dansa kaldırdı, ben nazlandım ama sonunda ritme uyum sağladım ve uzun yıllardır şehrin muhtelif yerlerinde süren flörtümüz başladı....
Her ay almadığımız ama bu ay bakalım neler var dediğimiz bir erkek dergimiz var mesela.. Şaşırma:) Dergi kapağında;
"Piyasada ki paranın hepsi sizin olacak",
"Yatakta asrın erkeği olmak için 10 numara",
"Aşık olduğun kadın 3 dakikada senin olsun",
"Baklava baklava kasın olsun, hemde yattığın yerde",
"İşinde yat ama dünya kölen olsun" gibi gibi vaatler bulunmakta...
Bu muhteşem tablo her ay tamam mı diyee bakıyoruz mesela. Ahh ahh birde bizim dergilerle dalga geçerler yaa gerçi en azından onların dergilerinde estetik bir şeyler var "kadın"... Bizimkilerde ne var "kadın" !... Hıım bu ayrı bir yazı ve araştırma konusu olabilir:)
Emin ol yine bir DNR'da karşılaşırız büyük ihtimal ben ritme uyumlu halen onunla flört ediyor olacağım... Eğer yoksam bil ki kalbimi başka biri kapmıştır ama bilirsin zordur alışkanlıklarımdan vazgeçmek:))
PS: Kocaman olana kadar gece yatmadan önce anlattığı hikayelerini, getirdiği garip otları (hatta keçiboynuzunu, iğdeyi), onu kandırıp eğlenmek için uydurduğumuz hikayeleri, soğuk kış akşamları bize mısır patlatmasını .... O küçük kadını ve sihirli evini özlüyorum... ...... Özlüyorum!!...
Aaa unutmadan içimden gelen parça BUDUR!!...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder